Kesekağıdından Çıksa da…

Siyah, uzun ve şık bir gece elbisesi ve dirseklere kadar uzanan eldivenleri, kusursuz saçlarıyla Audrey Hepburn’ün Fifth Avenue’daki Tiffany & Co mağazası vitrinine bakarak kahvaltı yaptığı ikonik sahne, tüm zamanların en unutulmaz film açılış sahnelerinden biri olsa gerek. Bir elinde kesekağıdından çıkan çörek (daha da detaylıca bir Danimarka çöreği) diğerinde ise kahve… Gündelik hayatta sokakta milyonlarca kere karşılaştığımız bu sahnedeki o basit kahvaltılıklar (ki çöreğin yerini kruvasan, ay çöreği ya da kurabiye de alabilir) havalı Givenchy elbisesi, kedi gözlükleri ve incileriyle Hepburn’ün elinde olunca bir başka görünüyor tabii! Filmdeki karakteri Holly’nin taşralı bir kızdan tasarımcı kıyafetleri giymiş şık, şehirli bir kadına dönüşümünde yediği yemekler de sembolik. Sınıf ayrımı, özenilen zenginlik film boyunca Holly’nin yiyecek ve içecek tercihlerinden de okunuyor. O arzu duyulan zenginliğin özdeşleştiği Tiffany & Co’nun filmden yıllar sonra açtığı The Blue Box Café’sinin özelliksiz, hatta popüler bir mekan yorum sitesinde de bahsedildiği üzere, ‘dünyanın en kötü akşamüzeri çayının servis edildiği yeri’ yorumlarıyla sıradanlaşıyor. Bir kesekağıdından da çıksa bazı kahvaltıların daha ‘havalı’ kalacağı ortada.

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

ARAMA