Kremadan Bir Bulut

“Turist varacağı yere ulaştığı an eve geri dönmeyi düşünendir, gezgin ise bir daha hiç geri dönmeyebilir.” 90’lı yıllardan popüler bir film, dilimize ‘Çölde Çay’ olarak adapte edilen ‘The Sheltering Sky’dan bir alıntı, turist ve gezgin arasındaki farkı anlatan bu cümle. Bakmayın filmin dilimize bu isimle adapte edildiğine, Afrika coğrafyasının egzotik ortamında geçen hikâyenin sonuna doğru karşımıza çıkan sahneden başka film boyunca sadece birkaç kareye eşlik eder çay. Zaten iyi demlenmiş bir çayın tadını çıkarmak için illa egzotik ortamlar şart değil! Örneğin her el attıkları konuyu en disiplinli şekilde yürütmeleriyle ünlü Almanların çay sever bir millet olduğu pek lanse edilmez. Almanları genellemeyerek daha net olacak şekilde coğrafyayı daraltalım; ülkenin kuzeyinde yer alan Doğu Frizya halkının, diyelim. Almanların çayla ilişkilerinin, dünya genelindeki çay servisinde pek sevilerek kullanılan imza porselenlerinden ibaret olmadığı ortada. Zira Doğu Frizya’da yaşayanların kendilerine özgü bir çay ritüeli bile var!

Günde 4 kere içilmesi adetten olan çay, Frizya’ya Hollanda’dan gelir. Sadece kahvaltı ve akşam yemeğinde değil ayrıca biri saat 11.00, diğeri ise 15.00 civarında olmak üzere rutin çay saatlerinden şaşılmaz. Bir eve adım atan herkese ki isterse sadece bir uğrayıp çıkacak olsun, illa çay ikram edilir. Karıştırılarak servis edilen Assam ve Seylan çay yaprakları, koyu ve aromatik tadıyla öne çıkar. Ama Doğu Frizya’nın çayını çay yapan, Kluntjes yani taş şeklinde şeker ve krema ile içilmesidir. Ritüele gelince… ‘Teetied’ yani çay saati geldiğinde, her bir bardak için bir çay kaşığı yaprak fincana yerleştirilerek önceden ısıtılmış su yaprakların (Kluntjes şekerini de ıslatacak şekilde) üzerinden eklenir. Son olarak da çayın üzerinde beliriveren bir bulut gibi duran krema eklenir.

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

ARAMA